Üst Katın Genel Düzeni
Âşiyan’ın üst katı tamamen Tevfik Fikret’e tahsis edilmiştir. Bu katta müze olarak ziyarete açılan üç bölüm bulunur: bir mesai odası, bir yatak odası ve ek bir küçük alan. Mesai odası, şairin çalışma hayatını yansıtan en önemli mekândır. Ziyaretçiler odaya girer girmez karşılarında Halife Abdülmecid’in fırçasından çıkmış büyük bir yağlı boya manzara tablosu görürler. Bu tablo, şairin meşhur şiirlerinden ilham alınarak yapılmıştır ve şairin adıyla imzalanmıştır: “Muhibbi azizim Tevfik Fikret Bey’e.” 1326 tarihli tablo, dumanlı bir deniz, ufukta belirsiz bir güneş, durgun sularda yansıyan görüntüler, bir balıkçı kayığı ve İstanbul siluetini içerir Âşiyan Müzesi Üst Kat Vitrinleri ve Sergiler.
Mihri Hanım’ın Portresi
Dumanlı manzaranın üstünde, ressam Mihri Hanım tarafından yapılmış Tevfik Fikret portresi yer alır. Bu portre, Türk edebiyatı tarihinin en değerli eserlerinden biri sayılır. Fikret’in son günlerinde portreyle ilgili söylediği sözler Ruşen Eşref tarafından aktarılmıştır:
“Bakın bu ne güzel resim, başımı harikulade göstermiş. Şu buruna bakın, biraz daha uzasa bir fil başı gibi olacağım!”
Mesai Odasındaki Mobilyalar ve Eşyalar
Duvarda sis tablosunun iki yanında iki küçük niş ve arkasında iki camlı dolap bulunur. Sağdaki nişin üzerinde, Tevfik Fikret’in ölüm anında durdurulmuş büyük bir konsol saati yer alır; saat, alaturka olarak 12’yi 05 geçe göstermektedir Daily Istanbul Tours.
Odanın sağındaki çıkıntıda şairin büyük yazı masası ve yanında geniş, rahat bir koltuk vardır. Koltuk vaktiyle şilte ve yastıklarla döşenmişti; şimdi üzerine yalnızca küçük bir meşin yastık konmuştur. Yazı masası oldukça geniş ve zariftir; orta kısmı Mısır hasırı ile kaplanmıştır ve çok sayıda evrak taşıyabilecek kapasitededir.
Mobilyaların Tarihçesi
Rivayet edilir ki bu koltuk ve masa, bir süre Edebiyat Fakültesi’ne hediye edilmişti. Fakülte binadan binaya taşınırken menşei unutulmuş ve mobilyalar bir süre ambarda kalmış, zamanla oldukça yıpranmıştı. Âşiyan müze haline getirilirken, Fikret’in arkadaşlarından biri durumu hatırlamış ve Edebiyat Fakültesi dekanı Profesör Hâmid Ongun tarafından araştırılarak eski yerlerine geri getirilmiştir. Bu sayede şairin çalışma alanı, günümüzdeki müze düzeninde ziyaretçilere sunulmuştur.







