Denizdeki Zorluklar ve Kayıplar
Bir gün bir gece boyunca sandal ile denizde yol alırken, durmadan titriyor, açlık ve çaresizlik içinde ağlıyoruz. Çıplak bir şekilde, denizin ortasında Kadı Ali Efendi ve Kıssahan Emir Çelebi de hastalanıp ölüyorlar. Hudâ’nın emriyle cesetlerini denize atmak zorunda kaldık. Geriye sadece 8 kişi kaldık. Ancak yanımızda 20 arşın boyunda bir çam tahtası ve bir levha vardı. Bu tahtalar sandala sürekli çarpıyor, onu sarsıyordu. Ne yapacağımızı bilmeden, şaşkınlık ve korku içinde kaldık.
İlahi Emir ve Başımıza Gelen Felaketler
Beyt’teki gibi “Kazadan sakınmak mümkün değildir, ne kadar sakınsan da sonu yine belirli olacaktır” anlayışıyla, biz de su dökmeden ve soğuktan usandık. Bir gün, Allah’ın emriyle bir dalga gelip sandalı ters çevirdi. Bu dalga ile birlikte ben de denize düşüp, can havliyle yüzmeye başladım. Biraz yüzme deneyimim olduğu için, suyun içinde ne yapmam gerektiğini bildim. Cenâb-ı Hakk’a dua ederek, Kur’ân-ı Azim’den şefaat talep ettim ve bütün büyük evliyaların ruhaniyetlerinden yardım diledim Kölelerin Hikayesi ve Keliğra Sultan’ın Macerası.
Ruhsal Huzur ve Korkusuzca Yüzme
O anda, içimde bir ateş hissettim, kalbim aydınlandı ve derin bir huzur içinde, Kelime-i Tevhid’e başladım. İçim rahatladı, korkularım geçti ve aklım başıma geldi. Karadeniz’in dalgaları arasında, su yüzeyine çıkıp, zaman zaman da denizin derinliklerine doğru yüzdüm. Artık korkusuzca yüzmeye devam edebiliyordum. Her şeyin Allah’ın iradesiyle olduğunu fark ettim. Bu, bana bir ders oldu. İsyan etmeden, huzur içinde yoluma devam ettim.
Son Umut Tahta Parçası ve Can Kurtuluşu
Tam bu sırada, sandaldan önce geçerken gördüğüm uzun ve geniş tahtaya doğru hızlıca yöneldim. Karadeniz’in amansız dalgalarında boğulmaktansa, bu tahtaya sarılmak istedim. Can havliyle tahtaya sarıldım ve bir süre orada hayatta kalmak için mücadele ettim. O an, sanki Hazret-i Hızır’a rastlamış gibiydim. Sandalda olan yoldaşlarımdan hiçbir haberim yoktu, onlar kaybolmuşlardı.
Tehlikeler Arasında Kurtuluş
Soğuk ve dalgaların etkisiyle yorgun düşmüş, Karadeniz’in sert sularında çırpınıyordum. Bir anda, arkadan bir feryat sesi geldi. Hemen geriye baktım ve sandaldan kaybolan yoldaşlarımın, uzun tahtanın üzerinde bindiğini gördüm. Üzerlerinde Gürcü kölesi, Çerkez kadınları ve bir Rus kölesi vardı. Hepsi büyük tahtanın üzerine sarılmış, hayatta kalmak için ellerinden geleni yapıyordu city tours istanbul.
Bu zor ve hayati mücadelenin sonunda, bir şekilde hayatta kalmayı başardık. Her şeyin Allah’ın iradesiyle olduğunu anladık ve kurtuluşumuzu dua ve sabırla sağladık. Hayatta kalma mücadelesinde, başımıza gelen tüm zorluklara rağmen, son umudumuzu kaybetmeden ve Allah’a güvenerek yolumuza devam ettik.
